İngilizce Olumsuz Cümle Örnekleri
İngilizce olumsuz cümle örnekleri listesi ile her zamana uygun olumsuz cümle örneklerini inceleyebileceksiniz. İngilizce ve Türkçe tablo da göreceğiniz örneklerin hepsi İngilizce olumsuz cümle örnekleri tablosudur.
Present Simple | They don’t play tennis on Sundays. | Pazar günleri tenis oynamazlar. |
She doesn’t teach Spanish at this school. | Bu okulda İspanyolca öğretmez. | |
Present Continuous | He isn’t watching TV right now. | O, şu anda televizyon izlemiyor. |
They aren’t working on the new project anymore. | Artık yeni projede çalışmıyorlar. | |
Present Perfect | I haven’t visited Paris yet. | Henüz Paris’i ziyaret etmedim. |
She hasn’t written the report for the meeting. | Toplantı için raporu yazmadı. | |
Present Perfect Continuous | They haven’t been waiting for us long. | Bizim için uzun süredir beklemiyorlar. |
He hasn’t been studying enough lately. | Son zamanlarda yeterince çalışmıyor. | |
Past Simple | We didn’t visit the museum last weekend. | Geçen hafta sonu müzeyi ziyaret etmedik. |
She didn’t call me after the party. | Partiden sonra bana aramadı. | |
Past Continuous | They weren’t playing music when we arrived. | Biz gelince müzik çalmıyorlardı. |
He wasn’t studying while his friends were playing. | Arkadaşları oyun oynarken çalışmıyordu. | |
Past Perfect | I hadn’t seen that movie before he recommended it. | O, tavsiye etmeden önce filmi izlememiştim. |
She hadn’t finished the book when the class started. | Sınıf başladığında kitabı bitirmemişti. | |
Past Perfect Continuous | They hadn’t been waiting long before the bus came. | Otobüs gelden önce uzun süredir beklemiyorlardı. |
He hadn’t been practicing much before the competition. | Yarışmadan önce fazla pratik yapmıyordu. |
Present Simple (Geniş Zaman):
- I don’t eat meat. (Ben et yemem.)
- She doesn’t work on Sundays. (O, Pazar günleri çalışmaz.)
- They don’t speak Chinese. (Onlar Çince konuşmaz.)
- He doesn’t live in this neighborhood. (O, bu mahallede yaşamaz.)
- We don’t watch horror movies. (Korku filmleri izlemeyiz.)
- The train doesn’t arrive before noon. (Tren öğleden önce gelmez.)
- She doesn’t drink coffee in the evening. (O, akşamları kahve içmez.)
- They don’t play basketball after school. (Okuldan sonra basketbol oynamazlar.)
- He doesn’t drive to work. (İşe arabayla gitmez.)
- She doesn’t wear glasses. (O, gözlük takmaz.)
Present Continuous (Şimdiki Süreçte Devam Eden Zaman):
- They aren’t studying right now. (Şu anda çalışmıyorlar.)
- She isn’t listening to music at the moment. (O, şu anda müzik dinlemiyor.)
- I’m not watching TV. (Ben televizyon izlemiyorum.)
- He isn’t playing video games. (O, video oyunu oynamıyor.)
- They aren’t eating lunch. (Öğle yemeği yemiyorlar.)
- She isn’t talking on the phone. (O, telefonda konuşmuyor.)
- He isn’t running in the park. (Parkta koşmuyor.)
- They aren’t studying for the test. (Sınav için çalışmıyorlar.)
- I’m not swimming in the pool. (Havuzda yüzme yapmıyorum.)
- She isn’t writing a letter. (O, mektup yazmıyor.)
Present Perfect (Şimdiki Tamamlanmış Zaman):
- I haven’t seen that movie yet. (Ben henüz o filmi görmedim.)
- She hasn’t finished her homework. (O, ödevini bitirmedi.)
- They haven’t visited Europe. (Avrupa’yı ziyaret etmediler.)
- He hasn’t eaten lunch. (O, öğle yemeği yemedi.)
- We haven’t learned Chinese. (Çince öğrenmedik.)
- She hasn’t traveled to Asia. (O, Asya’ya seyahat etmedi.)
- They haven’t read that book. (O kitabı okumadılar.)
- I haven’t been to Paris. (Paris’e gitmedim.)
- She hasn’t visited her parents. (Ebeveynlerini ziyaret etmedi.)
- They haven’t lived in a big city. (Büyük bir şehirde yaşamadılar.)
Past Simple (Geçmiş Zaman):
- I didn’t go to the party last night. (Dün gece partiye gitmedim.)
- She didn’t eat breakfast this morning. (Bu sabah kahvaltı yapmadı.)
- They didn’t visit their relatives last summer. (Geçen yaz akrabalarını ziyaret etmediler.)
- He didn’t finish the book yesterday. (Dün kitabı bitirmedi.)
- We didn’t see them at the concert. (Konserde onları görmedik.)
- She didn’t live in Paris before. (O, önceden Paris’te yaşamadı.)
- They didn’t walk to school yesterday. (Dün okula yürümediler.)
- I didn’t speak to him yesterday. (Dün onunla konuşmadım.)
- She didn’t play the piano as a child. (Çocukken piyano çalmadı.)
- They didn’t study Spanish last semester. (Geçen dönem İspanyolca çalışmadılar.)
Future Simple (Gelecek Zaman):
- I won’t visit them next week. (Gelecek hafta onları ziyaret etmeyeceğim.)
- She won’t eat dinner tonight. (Bu akşam akşam yemeği yemeyecek.)
- They won’t arrive before noon. (Öğleden önce gelmeyecekler.)
- He won’t watch TV tomorrow. (Yarın televizyon izlemeyecek.)
- We won’t go to the cinema on Friday. (Cuma günü sinemaya gitmeyeceğiz.)
- She won’t start the project next month. (Gelecek ay projeyi başlatmayacak.)
- They won’t buy a new car next year. (Gelecek yıl yeni bir araba almayacaklar.)
- I won’t attend the meeting tomorrow. (Yarın toplantıya katılmayacağım.)
- She won’t travel to Asia next summer. (Gelecek yaz Asya’ya seyahat etmeyecek.)
- They won’t play tennis this weekend. (Bu hafta sonu tenis oynamayacaklar.)