Set Fire To The Rain / Ateşe Verdim Yağmuru |
I let it fall, my heart, |
Düşmesine izin verdim kalbimin |
And as it fell, you rose to claim it |
Ve o düşerken, sen kalkıp onu aldın. |
It was dark and I was over |
Karanlıktı ve ben bitmiştim |
Until you kissed my lips and you saved me |
Ta ki sen dudaklarımı öpüp beni kurtarana kadar |
My hands, they’re strong |
Ellerim güçlüydü |
But my knees were far too weak |
Ama dizlerim fazlasıyla zayıftı |
To stand in your arms without falling to your feet |
Kollarının arasında ayaklarının dibine düşmemek için |
But there’s a side to you |
Ama senin bir tarafın var |
That I never knew, never knew. |
Hiç bilmediğim, bilmediğim |
All the things you’d say |
Söylediğin tüm şeyler |
They were never true, never true, |
Asla doğru değildi, doğru değildi |
And the games you play |
Ve oynadığın oyunları |
You would always win, always win. |
Hep sen kazanırdın, hep sen. |
But I set fire to the rain, |
Ama ben ateşe verdim yağmuru, |
Watched it pour as I touched your face, |
Yağışını izledim yüzüne dokunurken, |
Well, it burned while I cried |
Ben ağlarken o yakıyordu |
‘Cause I heard it screaming out your name, your name! |
Çünkü ismini çığlık çığlığa söylediğini duyuyordum, senin ismini |
When I lay with you |
Yanına uzandığımda |
I could stay there |
Orada kalabilirdim |
Close my eyes |
Gözlerimi kapatır |
Feel you’re here forever |
Sonsuza dek orada olduğunu hissederdim. |
You and me together |
Sen ve ben birlikteyken |
Nothing gets better |
Daha güzel bir şey olamazdı |
‘Cause there’s a side to you |
Çünkü bir tarafın var senin |
That I never knew, never knew, |
Hiç bilmediğim, bilmediğim |
All the things you’d say, |
Söylediğin tüm şeyler |
They were never true, never true, |
Asla doğru değildi, doğru değildi |
And the games you play |
Ve oynadığın oyunları |
You would always win, always win. |
Hep sen kazanırdın, hep sen. |
But I set fire to the rain, |
Ama ben ateşe verdim yağmuru, |
Watched it pour as I touched your face, |
Yağışını izledim yüzüne dokunurken, |
Well, it burned while I cried |
Ben ağlarken o yakıyordu |
‘Cause I heard it screaming out your name, your name! |
Çünkü ismini çığlık çığlığa söylediğini duyuyordum, senin ismini |
I set fire to the rain |
Ateşe verdim yağmuru |
And I threw us into the flames |
Ve bizi de attım alevlere |
Well, it felt something died |
Bir şeylerin öldüğünü hissetim. |
‘Cause I knew that that was the last time, the last time! |
Çünkü biliyordum ki bu sondu, sondu. |
Sometimes I wake up by the door, |
Bazen kapının yanında uyanıyorum, |
That heart you caught, must be waiting for you |
Çaldığın şu kalp, seni bekliyor olmalı |
Even now that we’re already over |
Şimdi çoktan ayrılmış olsak bile |
I can’t help myself from looking for you. |
Kendimi seni aramaktan alıkoyamıyorum. |
I set fire to the rain, |
Ateşe verdim yağmuru, |
Watch it pour as I touch your face, |
Yağışını izledim yüzüne dokunurken, |
Well, it burned while I cried |
Ben ağlarken o yakıyordu |
‘Cause I heard it screaming out your name, your name |
Çünkü ismini çığlık çığlığa söylediğini duyuyordum, senin ismini |
I set fire to the rain, |
Ateşe verdim yağmuru |
And I threw us into the flames |
Ve bizi de attım alevlere |
Well, it felt something died |
Bir şeylerin öldüğünü hissettim. |
‘Cause I knew that was the last time |
Çünkü biliyordum ki bu sondu, sondu. |
The last time, oh, oh! |
Bu sondu, oh, oh! |
Let it burn |
Bırak yansın! |